Harika, istenen Wikipedia makalesinin Türkçe çevirisi ve özeti aşağıdadır:
Eğitimde Yapılandırmacılık: Türkçe Özet
Eğitimde yapılandırmacılık (constructivism), öğrenenlerin bilgiyi doğrudan öğretim yoluyla pasif bir şekilde edinmediğini öne süren bir öğrenme teorisidir. Bu teoriye göre, bireyler bilgiyi pasif alıcılar olmak yerine, deneyimleri ve sosyal etkileşimleri aracılığıyla aktif olarak inşa ederler. Yeni bilgileri, sahip oldukları mevcut bilgi ve anlayış çerçeveleriyle bütünleştirerek kendi anlamlarını oluştururlar. Bu yaklaşımın kökenleri büyük ölçüde İsviçreli gelişim psikoloğu Jean Piaget'nin bilişsel gelişim teorisine dayanmaktadır. Piaget, bireylerin çevrelerinden gelen bilgilerle kendi fikirlerini nasıl etkileşimli bir şekilde işleyerek içselleştirilmiş yapılar oluşturduğunu açıklamıştır. Yapılandırmacılık, bilginin doğası ve gerekçelendirilmesiyle ilgilenen epistemoloji alanına dayanır ve öğrenenlerin sosyal ve kültürel çevreleri tarafından şekillenen ön bilgilerle derse geldiğini kabul eder.
Piaget'nin teorisinde merkezi bir yer tutan iki önemli mekanizma özümseme (assimilation) ve uyumsamadır (accommodation). Özümseme, bireylerin yeni bilgileri mevcut zihinsel şemalarını (anlama kalıplarını) değiştirmeden bu şemalara dahil etme sürecidir. Bu, deneyimler mevcut dünya görüşüyle uyumlu olduğunda veya hatalı bir anlayış güncellenmediğinde gerçekleşebilir. Uyumsama ise, yeni deneyimlere uyum sağlamak için mevcut zihinsel temsillerin veya şemaların değiştirilmesi sürecidir. Bu, özellikle karşılaşılan zorluklar veya başarısızlıklar sonucunda öğrenmenin gerçekleştiği mekanizma olarak görülebilir. Lev Vygotsky gibi diğer önemli düşünürler ise, özellikle sosyal yapılandırmacılık teorisiyle, öğrenmede sosyokültürel etkileşimlerin (yetişkinler, akranlar ve bilişsel araçlarla etkileşim) kritik rolünü vurgulamışlardır. Jerome Bruner gibi eğitim psikologları da Vygotsky'nin çalışmalarından yola çıkarak, öğrenme ortamının öğrenciye sağladığı ve zamanla geri çekilen destek anlamına gelen öğrenme iskelesi (scaffolding) kavramını geliştirmişlerdir.
Yapılandırmacı pedagoji, öğrenenin bireyselliğini ve karmaşıklığını kabul eder ve bunu öğrenme sürecinin hayati bir parçası olarak görür. Öğrencinin aktif katılımı ve öğrenme sorumluluğunu üstlenmesi esastır; geleneksel eğitim modellerindeki pasif alıcı rolünün aksine. Öğretmenin rolü de değişir; bilgiyi doğrudan aktaran bir "öğretmen" yerine, öğrencinin kendi anlayışını inşa etmesine yardımcı olan bir "rehber" (facilitator) konumuna geçer. Rehber, sorular sorar, düşündürür, işbirliğini teşvik eder ve öğrencinin kendi sonuçlarına ulaşabileceği zengin öğrenme ortamları yaratır. Öğrencinin motivasyonu, özellikle Vygotsky'nin Yakınsal Gelişim Alanı (Zone of Proximal Development - ZPD) kavramıyla ilişkili olarak, kendi potansiyeline olan inancıyla yakından bağlantılıdır. Öğrencilere, mevcut bilgi düzeylerinin biraz üzerinde zorlayıcı görevler verilerek hem motivasyonları artırılır hem de öğrenmeleri desteklenir.
Yapılandırmacılık belirli bir pedagoji olmaktan çok bir öğrenme teorisi olsa da, sıklıkla aktif öğrenme, probleme dayalı öğrenme, sorgulamaya dayalı öğrenme ve işbirlikçi öğrenme gibi yöntemlerle ilişkilendirilir. Öğrenmenin gerçekleştiği bağlam büyük önem taşır; bilginin gerçek dünya durumlarıyla ilişkili olduğu otantik öğrenme ortamları teşvik edilir. Ancak yapılandırmacılık eleştirilere de maruz kalmıştır. Özellikle acemi öğrenciler için tamamen rehbersiz "yaparak öğrenme" veya "keşfederek öğrenme" yöntemlerinin etkinliği sorgulanmaktadır. Eleştirmenler, yeterli ön bilgiye sahip olmayan öğrencilerin etkili öğrenme için daha fazla rehberliğe ve yapılandırılmış desteğe ihtiyaç duyduğunu savunurlar. Ayrıca, yapılandırmacılığın bazen yanlışlıkla, yetişkin müdahalesi olmadan doğal gelişimi savunan olgunlaşmacılık (maturationism) ile karıştırıldığına dikkat çekilir. Yapılandırmacılığın Radikal, Sosyal, Bağlamsal, İlişkisel, Toplulukçu ve Eleştirel Yapılandırmacılık gibi farklı alt türleri bulunmaktadır ve bu teori, eğitim psikolojisi, sosyoloji ve hatta Logo ve Scratch gibi eğitimsel programlama dillerinin geliştirildiği bilgisayar bilimi gibi alanları etkilemiştir.